AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız, İsveç’in NATO’ya katılımının TBMM’de kabul edilmesine dair görüşlerini paylaştı.
Altunyaldız’ın değerlendirmesi şu şekilde:
“İsveç’in NATO’ya üyeliği konusu akşamdan sabaha elbette gelişen bir konu değildi. Mayıs 2022’de İsveç ve Finlandiya’nın birlikte NATO üyeliğine başvurmasıyla başlayan süreç, ülkemizin -altını çize çize- müttefikliğin terörün her türlüsüyle bağını koparmaktan geçtiğini ifade etmesiyle şekillendi.
Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, İsveç ve Finlandiya’nın terörizme bakışlarında ve bu belayla mücadelede somut değişiklikler yapması gerektiğini defaatle ifade etti.
Hain terör örgütü PKK’nın yapılanmasında, Nordik coğrafyasında rahat bir yayılma alanı bulduğunu esefle hatırlıyoruz. Finansman başta olmak üzere, teröristlerin faaliyetlerini serbestçe sürdürebildiği bir Finlandiya’nın ve İsveç’in NATO çatısı altında müttefikimiz olmasını elbette kabul edemezdik.
Nitekim, Madrid Zirvesi’nde kurulan üçlü daimi ortak mekanizmanın bir çıktısı olan üçlü muhtırada da bunu vurguladık ve süreci çok yakinen takip ettik; süreci aslında bir anlamda yönettik, yönlendirdik.
Finlandiya’nın teröre karşı duruşundaki samimi adımları sonucunda NATO’ya üyeliğini kabul ettik ancak İsveç’in süreç konusunda tutumunu ciddi anlamda bir süreç yönetimine, evrilmeye ve gelişmelere tabi tuttuk.
Bugün görüyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımızın her diplomatik zeminde tekrarladığı, terörizmle etkin ve kararlı mücadele ihtiyacı, İsveç’in de hayrına şekillenmiş durumda; İsveç’te hem Hükûmet hem kamuoyu, terörle mücadelede eski yaklaşımlarını sorgulayarak yeni bir pozisyona evrilmiş durumda.
İsveçli yetkililer, ülkelerinin, dünyada ülkemizden sonra 1984 yılında PKK’yı terör örgütü olarak tanıyan ilk ülke olduğunu dile getirmeye başladılar.
Başta, hain terör örgütü PKK ve onun uzantıları olmak üzere terörün her türlüsüne destek verilmemeliydi; terörizmle angaje olunmaması, terörizmle mücadele için gereken hukuki düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekirdi.
Fikir özgürlüğü kisvesi altında 2 milyarı aşan Müslüman’ın kutsal değerlerine saygısızlığın kesinlikle kabul edilmemesi ve buna ilişkin hem hukuki hem de uygulamada tedbirler alınması gerekirdi.
Peki, İsveç bu taleplerimiz karşısında nasıl bir tutum aldı, bu duruma ya da bugünkü kabule nasıl geldik?
Yeni Terörizmle Mücadele Yasası üçlü muhtıranın hemen ardından yürürlüğe girdi. Anayasa değişikliğinden bahsediyorum; bir ülkenin bir ittifaka üye olması için ülkemiz tarafından yapılan talep üzerine yaptığı Anayasa değişikliğinden bahsediyorum.
Anayasa’da terörizmin yayılmasını engellemek üzere, terör örgütüyle angajmana girilmesi ve terör örgütüne destek verilmesi hâlinde örgütlenme özgürlüğünün sınırlandırılmasına imkân sağlayan değişiklikler yapıldı.
Anayasa değişikliği sonrasında güncellenen Terörizmle Mücadele Yasası’yla birlikte terör örgütüne katılım ilk defa suç hâline getirildi.
Terör örgütlerine finansman sağlamak için kurulan birtakım kuruluşların banka hesapları kapatıldı, yeni hesaplar açılmasına müsaade edilmedi ve bunlar faaliyetlerine son vermek zorunda kaldılar. Ülkemizle eş güdümü ve iş birliğini teminen bir irtibat savcısı atandı.
İsveç’te ilk kez bir kişi PKK’ya finansman sağlama suçuyla hapis cezasına mahkûm edildi ve PKK’yla iltisaklı olduğu anlaşılan kişilerin ülkeye girişlerinin engelleneceği beyan edildi.
İsveç, bu adımları attıkça aslında terörizm belasının kendi ülkeleri için de bir kanser olduğunu her defasında fark etti ve bu kanserli hücrelerden hem kendilerini hem de gireceği ittifakın tüm üyelerini korumak ve kollamak gibi bir görevleri olduğunu da gayet iyi hatırlayıp bunun gereklerini yerine getirdi.
Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliği sürecindeki adımları da her safhası iyi planlanmış, iyi tasarlanmış, ustalıkla hayata geçirilmiş ve sonuçları garanti edilmiş, alınmış bir süreçtir; bu süreci diplomasi ustalığıyla yönetmiştir ülkemiz.
Savaşın değil barışın hüküm sürdüğü bir dünyayı tesis etmek için, müttefiklik sorumluluğu anlayışı içerisinde iş birliği ve eş güdümü önceleyen bir NATO yapısı içerisinde Türkiye olarak katkılarımızı vermeye devam edeceğiz.”